Trakya'daki Müslümanlar ve etnik gruplar
GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ :: .............İSTORİA NA POMAK......История........ :: POMAK TARİHİ üZERİNE BAŞLIKLAR :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Trakya'daki Müslümanlar ve etnik gruplar
Trakya'daki Müslümanlar ve etnik gruplar
Batı Trakya'daki azınlığın tür olarak nitelenmesi Lozan Antlaşması'na aykırı. Bu durum Pomaklar ve çingenelerin kurban edilmesi anlamına da gelir
05/10/2003 (446 kişi okudu)
ANGELOS SIRIGOS (Arşivi)
Küçük Asya felaketinden sonra Lozan Konferansı'nda Yunanistan ve Türkiye'deki Müslüman ve Hıristiyan nüfusların mübadelesi konuşulduğunda, iki istisnanın bulunması kararlaştırılmıştı. 30 Ocak 1923'te imzalanan ilgili antlaşmada "İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'da yaşayan Müslümanların öngörülen mübadelenin dışında kalacakları" belirtilmişti. Yunanistan'da Müslüman azınlığın Batı Trakya'da nüfusu bugün 105 bin civarındadır. İstanbul'daki Rum azınlık ise neredeyse silinmiştir.
Uzun yıllardır Müslüman azınlık ile ilgili diken oluşturan konulardan birisi de bu azınlığın adıdır. Türkiye ile bağlantıları olan çevreler ve Gümülcine'deki Türk Konsolosluğu, azınlığın adının Türk olarak değiştirilmesi gerektiğinde ısrar etmektedir. Yunan devleti, Lozan'ı kalkan yaparak 'Müslüman azınlığa' değinmektedir.
Nüfus mübadelesi ile ilgili 1923'teki anlaşma 'Türk' değil, 'Müslüman' tanımını kullanmaktadır. Bu dini tanımın kullanılmasını isteyen taraf da Türkiye olmuştur. Çünkü Türkiye, 'Türk' sözcüğü kullanılırsa kendi içinde sorun çıkmasından, Kürtler ve Araplar gibi Türk olmayanların, yine Lozan Antlaşması'nın azınlıkların korunması ile ilgili maddelerine atıfta bulunmalarından korkuyordu.
Bunun yanı sıra, Batı Trakya'daki azınlığa, ırk, dil, gelenek ve görenek açısından birbirinden farklılıkları bulunan üç farklı nüfus gruplarından oluştuğu için 'Müslüman' tanımlaması doğru idi. Batı Trakya'da toplam azınlık nüfusunun yarısını Türk kökenliler, yüzde 30-35'ini Pomaklar ve geri kalanını da Çingeneler oluşturmaktadır. Bu üç farklı grubun ortak tek özelliği aynı dine sahip olmalarıdır.
Soğuk Savaş'ın patlamasıyla, Yunanistan Pomak ve Çingeneleri eğitim sistemi aracılığıyla Türkleştirmeye başladı. Bu durum bugüne kadar sürerken Lozan'ın, Müslümanların eğitiminin kendi dillerinde olmasına ilişkin 41. maddesi ihlal edildi. Bir yandan Türkleştirme, bir yandan da azınlık içinde hüküm süren korku, Pomakların ve Çingelenelerin kültür hakkı talep edebilmelerini engellemektedir. Azınlığın, Pantürkist zihniyetli liderleri, doğal olarak Pomak ile Çingeneleri tanımıyorlar ve tüm azınlığı Türk olarak tanımlamaya teşebbüs ediyorlar.
Azınlığın adı 'İskeçe Türk Birliği' derneğinin mahkemesi nedeniyle yeniden gündeme geldi. Mesele, azınlıkların korunması ile ilgili hukukun çağdaş eğilimlerine uyum göstermek meselesi olarak lanse ediliyor. Sözgelimi, Avrupa Konseyi'nin azınlıklarla ilgili çerçeve anlaşması örnek gösteriliyor. Yunanistan bu anlaşmayı imzalamıştır ancak parlamentosunda henüz onamamıştır. Anlaşmada "Milli azınlığa mensup her kişinin, bu özelliği ile muhatap tutulup tutulmayacağını, kendi seçme hakkı vardır" denilerek, kişinin kendisini kendisi tanımlaması hakkı teminat altına alınıyor.
Ancak burada topluluk hakkı değil, bireysel bir hak söz konusudur. Avrupa devletleri kendi kendini tanımlama hakkının topluluklar için geçerli olmasına olumsuz gözle bakıyorlar. Çünkü, toplulukların böyle bir hakka sahip olması halinde özerklik anlamı da taşıyabileceğinden korkuyorlar.
Batı Trakya'da azınlığın muhtemel bir şekilde Türk olarak adlandırılması
'azınlık içinde azınlık' teşkil eden Pomak ve Çingenelerin kurban edilmesidir. Bu toplulukların farklı kimliği, bölgede çoğunluk olan Hıristiyan gruptan değil, azınlık içinde çoğunluk grubu olan Türk kökenlilerden tehlike görmektedir.
(To Vima gazetesi, 3 Ekim 2003)
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=91019&tarih=05/10/2003
Batı Trakya'daki azınlığın tür olarak nitelenmesi Lozan Antlaşması'na aykırı. Bu durum Pomaklar ve çingenelerin kurban edilmesi anlamına da gelir
05/10/2003 (446 kişi okudu)
ANGELOS SIRIGOS (Arşivi)
Küçük Asya felaketinden sonra Lozan Konferansı'nda Yunanistan ve Türkiye'deki Müslüman ve Hıristiyan nüfusların mübadelesi konuşulduğunda, iki istisnanın bulunması kararlaştırılmıştı. 30 Ocak 1923'te imzalanan ilgili antlaşmada "İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'da yaşayan Müslümanların öngörülen mübadelenin dışında kalacakları" belirtilmişti. Yunanistan'da Müslüman azınlığın Batı Trakya'da nüfusu bugün 105 bin civarındadır. İstanbul'daki Rum azınlık ise neredeyse silinmiştir.
Uzun yıllardır Müslüman azınlık ile ilgili diken oluşturan konulardan birisi de bu azınlığın adıdır. Türkiye ile bağlantıları olan çevreler ve Gümülcine'deki Türk Konsolosluğu, azınlığın adının Türk olarak değiştirilmesi gerektiğinde ısrar etmektedir. Yunan devleti, Lozan'ı kalkan yaparak 'Müslüman azınlığa' değinmektedir.
Nüfus mübadelesi ile ilgili 1923'teki anlaşma 'Türk' değil, 'Müslüman' tanımını kullanmaktadır. Bu dini tanımın kullanılmasını isteyen taraf da Türkiye olmuştur. Çünkü Türkiye, 'Türk' sözcüğü kullanılırsa kendi içinde sorun çıkmasından, Kürtler ve Araplar gibi Türk olmayanların, yine Lozan Antlaşması'nın azınlıkların korunması ile ilgili maddelerine atıfta bulunmalarından korkuyordu.
Bunun yanı sıra, Batı Trakya'daki azınlığa, ırk, dil, gelenek ve görenek açısından birbirinden farklılıkları bulunan üç farklı nüfus gruplarından oluştuğu için 'Müslüman' tanımlaması doğru idi. Batı Trakya'da toplam azınlık nüfusunun yarısını Türk kökenliler, yüzde 30-35'ini Pomaklar ve geri kalanını da Çingeneler oluşturmaktadır. Bu üç farklı grubun ortak tek özelliği aynı dine sahip olmalarıdır.
Soğuk Savaş'ın patlamasıyla, Yunanistan Pomak ve Çingeneleri eğitim sistemi aracılığıyla Türkleştirmeye başladı. Bu durum bugüne kadar sürerken Lozan'ın, Müslümanların eğitiminin kendi dillerinde olmasına ilişkin 41. maddesi ihlal edildi. Bir yandan Türkleştirme, bir yandan da azınlık içinde hüküm süren korku, Pomakların ve Çingelenelerin kültür hakkı talep edebilmelerini engellemektedir. Azınlığın, Pantürkist zihniyetli liderleri, doğal olarak Pomak ile Çingeneleri tanımıyorlar ve tüm azınlığı Türk olarak tanımlamaya teşebbüs ediyorlar.
Azınlığın adı 'İskeçe Türk Birliği' derneğinin mahkemesi nedeniyle yeniden gündeme geldi. Mesele, azınlıkların korunması ile ilgili hukukun çağdaş eğilimlerine uyum göstermek meselesi olarak lanse ediliyor. Sözgelimi, Avrupa Konseyi'nin azınlıklarla ilgili çerçeve anlaşması örnek gösteriliyor. Yunanistan bu anlaşmayı imzalamıştır ancak parlamentosunda henüz onamamıştır. Anlaşmada "Milli azınlığa mensup her kişinin, bu özelliği ile muhatap tutulup tutulmayacağını, kendi seçme hakkı vardır" denilerek, kişinin kendisini kendisi tanımlaması hakkı teminat altına alınıyor.
Ancak burada topluluk hakkı değil, bireysel bir hak söz konusudur. Avrupa devletleri kendi kendini tanımlama hakkının topluluklar için geçerli olmasına olumsuz gözle bakıyorlar. Çünkü, toplulukların böyle bir hakka sahip olması halinde özerklik anlamı da taşıyabileceğinden korkuyorlar.
Batı Trakya'da azınlığın muhtemel bir şekilde Türk olarak adlandırılması
'azınlık içinde azınlık' teşkil eden Pomak ve Çingenelerin kurban edilmesidir. Bu toplulukların farklı kimliği, bölgede çoğunluk olan Hıristiyan gruptan değil, azınlık içinde çoğunluk grubu olan Türk kökenlilerden tehlike görmektedir.
(To Vima gazetesi, 3 Ekim 2003)
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=91019&tarih=05/10/2003
pomaklar.com- Admin
-
Mesaj Sayısı : 1529
Yaş : 50
Yaşadığınız Yer - Doğum yeri : Pomakistan
İşiniz : Yazar,araştırmacı),Siyaset
Ad Soyad & İme Prezime : Pomaklar.com
Tesekkur : 42
Puan : 1647
Kayıt tarihi : 27/05/07
Character sheet
Blog: test -
GLASUVA NA POMAČİ ......POMAK HALKININ SESİ :: .............İSTORİA NA POMAK......История........ :: POMAK TARİHİ üZERİNE BAŞLIKLAR :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz